(Umran Dergisi)
"Zalimler nasıl bir inkılâpla devrileceklerini pek yakında göreceklerdir." "Onların dağları yerinden oynatacak düzenleri olsa da Allah'ın da bir düzeni vardır. Allah düzen kurucuların en hayırlısıdır."
Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Siyonistler kudurmuş gibi saldırıyorlar. 1 günde 300 şehid. Dile kolay, bir günde 300 fidan, 300 can.
Kendisini “mutlak iktidar” gören İsrail, güç üzerine kurulu bu Siyonist yapı kendini Filistin’i ezme ve yok etme üzerine kurgulamış. Emperyalistler tarafından İslam âleminin kalbine bir hançer gibi saplanmış bu yapı zulüm ve vahşette sınır tanımıyor.
Topraklarını haksız şekilde gasp ederek 60 yıldan beri soykırıma tabi tuttuğu Filistin’de, kadın, çocuk, yaşlı, hasta, sakat demeden mazlum insanları hunharca katlediyor, kimyasal silah dahil her türlü silah kullanıyor. Cami, hastane, okul, ev, iş yeri ayırt etmeden yok ediyor. Elektriği, suyu, yiyeceği, ilacı olmayan bir halk dünyanın gözü önünde katlediliyor. Ambargo ile madden çökerttikleri Gazze’yi şimdi katliamla manen çökertmek istiyorlar.
Görünen o ki, şimdilik bu katilleri durduracak bir güç yok. Dünya bu zulme seyirci kalıyor. Gazze halkına uygulanan ambargoda İsrail’e destek olan küresel müstekbirler Siyonistlerin arkasında saf tutmuş. Ne Müslüman ülkelerden nede diğerlerinden güçlü bir ses çıkmıyor. Türkiye bir iki cılız demeç dışında, birkaç kamyon yardım dışında önemli bir şey yapmamıştır. Mısır tünellere gaz püskürterek o çaresiz insanları boğmaya çalışmıştır. Sınırı kapattığı için Gazzeli hasta ve yaralı çocuklar sınırda can veriyordu. İslam Konferansı Teşkilatı lütfedip saldırıyı kınamış. Arap Birliği saldırıyı konuşmak için toplanıp toplanmamayı tartışıyor. Halkı Müslüman olan ülkelerin Filistin’i yalnız bırakmaları nasıl alçakça bir zillet içinde olduklarını gösteriyor.
Siyonist işgal güçleriyle stratejik ortaklık yapanlar, Müslüman kardeşine sıkılacak kursunun kendi topraklarından geçmesine izin verenler, Siyonist uçaklarına Konya semalarında eğitim izni verenler, onları koruyan dünya egemenleri ve bu ümmetin zenginliklerini soyan, iktidarlarından başka bir şey düşünmeyen korkak liderler sustukça, dünyanın en merhametsiz, en şefkatsiz, en insafsız, zalim ve sicili bozuk bu azgın taifesi Gazze’yi pervasızca kan gölüne çeviriyor. Dünyanın kara yürekli canileri masum insanların kanını döküyor.
Filistin davası "Ben Müslüman’ım" diyen herkes için bir anlam taşımaktadır. Bu mesele sadece Filistin halkının değil bütün İslam ümmetinin meselesidir. Orada vurulan, orada katledilen biziz. Gazze’nin onuru bizim onurumuzdur.
Filistin yarası tüm dünya Müslümanlarının ortak bir yarasıdır. Peki, Müslümanlar nerede? Hani Müslümanlar kardeşti. Hani bir vücudun organları gibiydi. Birine gelen acı hepsine gelmiş gibiydi.
Gasp edilen İslam topraklarının işgalden kurtarılması Müslüman üzerine farzdır. Artık İslam’ın altıncı şartı zulme karşı koymaktır. Kendi topraklarında “muhacir” olan bu kardeşlerimize “ensar” olmak üzerimize farzdır.
O kadar dünya işlerine daldık ki, bir türlü kendi nefsimizden sıra gelmedi başka bir Müslüman kardeşimizi düşünmeye.
Bir tarafta taşlarla sopalarla özgürlüğüne kavuşmak için savaşan bu yüzyılın öksüz ve yetim çocukları. Diğer tarafta, Taşlaşmış, kirlenmiş, kararmış kalplerimizle “elimizden bir şey gelmiyor” mazereti ile kendini avutan bizler. Vicdanı kararmış dünya ile beraber bizler de sadece seyrediyoruz.
Açık hava hapishanesine çevrilen, adeta bir esir kampına çevrilmiş Gazze’ye bir günde tam yüz ton bomba atıldı. Gazze’yi cehenneme çeviren, bir günde 300 can alan, binlerce yaralı ve sakat ve yetim bırakan bu bombalar aslında Gazze’ye yağmıyor. Bu bombalar Allah’ın dini için hiçbir şey yapmayan, yaptığı üç kuruş yardımla, okuduğu bir iki sayfa mealle kendini avutan Müslümanların başına yağıyor. Bunun hesabını nasıl vereceğiz?
Sıcak köşelerinde bu katliamları film seyreder gibi izleyen bizler Rabbimizin huzurunda Filistinli kardeşimizin yüzüne bakabilecek miyiz? Hakkını helal et diyebilecek miyiz? Mahşerde iki elleri yakamızda olacak ve “ya rabbi yanı başımızda oldukları halde, bu kardeşlerim benim izzet ve şerefimi koruyamadılar. Onlara bunun hesabını sor Allahım.” demeyecekler mi?
Dünyanın bütün Müslümanları Filistin’in arkasında saf tutmalı değil mi? Dualarımız semaya yükselmeli ve protesto kasırgası zalimin zulmünü başına yıkmalı değil mi?
Davası temiz, yüreği temiz, direnişi temiz Filistinli, elbet bir gün, elleri küçük ama büyük yürekleriyle, ebabiller gibi işgalci ebrehelerin üstüne taş olup yağacak, bu eli kanlı zalimlerin soyunu kesecektir.
Kâbe’nin koruyucusu olan Allah orayı nasıl ebabil kuşları ile koruduysa, Aksa’nın sahibi de olan Allah yiğit Filistinli çocuğu da ebabil sayacak, attığı taşlarla Siyonist ebrehelerin kahredecektir inşallah.
Çünkü onlar Kabil, Hamaslım Habil’dir. Onlar Vahşi, Gazzelim Hamza’dır. Onlar mel’un, Filistinlim şehiddir.
Şu anda Filistin bizim en önemli davamızdır. Filistin davası ümmetin sembol davasıdır. Bu davada hepimiz tarafız, hepimiz sorumluyuz. Çünkü Kudüs ve Mescidi Aksa bizimdir. Kurtulmayı bekliyor.
Artık uyuyan vicdanların uyanması gerek. Uyuyan ümmetin uyanması gerek. Elimiz kolumuz bağlı oturmanın zamanı değildir. Şeytanı taşlamanın tam zamanıdır. Meydanlara çıkıp yeri göğü inletmenin zamanıdır.
Rabbim, Sana inanan yüreklerin, Senin için toprağa düşen kanların, Senin için feda edilen canların sahibisin. Müslümanlara yardım ve rahmet et.
Allahım sen Müslümanları gaflet uykusundan uyandır, vahdet, cihad ve uyanış nasip et.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder